Atatürk Bul 185/10 Kat 3 Kavaklıdere Çankaya/Ankara +903124300040 info@tocv.org.tr Pzt-Cum: 09.00-18:00

Bize Ulaşın

0 312 430 00 40

E-Posta

info@tocv.org.tr

Üye Ol

Mail Ağımıza Katılın
Image

AMELİYAT TEKNİKLERİ

1.Tüp Mide Cerrahisi

Laparoskopik Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) ameliyatı tüm dünyada şişmanlığın cerrahi tedavisinde obezite ameliyatları ya da diğer adıyla bariatrik cerrahi girişimlerinde primer olarak tercih edilen yöntemlerdendir. 

Ameliyatın laparoskopik (Bilinen şekliyle kapalı ya da bıçaksız) olarak yapılması, geleneksel açık cerrahiye oranla anestezi sürecini kısaltmakla birlikte; hastanın daha az ağrılı, daha konforlu bir süreç geçirmesini ve daha hızlı iyileşmesini sağlamaktadır. Ameliyatın laparoskopik (Bilinen şekliyle kapalı ya da bıçaksız) olarak yapılması, geleneksel açık cerrahiye oranla anestezi sürecini kısaltmakla birlikte; hastanın daha az ağrılı, daha konforlu bir süreç geçirmesini ve daha hızlı iyileşmesini sağlamaktadır.

Tüp Mide Ameliyatında Uygulanan Cerrahi İşlem Nedir?​

Sleeve Gastrektomi; mide hacmini küçültme esaslı bir ameliyattır. Kısıtlayıcı bir metot olarak da ifade edilebilir. Hastaya anestezi altında, karın bölgesinde kesi yapılmadan ufak deliklerden girilerek laparoskopik olarak yapılan bir ameliyattır. 

Midenin %75-80’ lik kısmı çıkartılarak mide hacmi azaltılmaktadır. Geriye kalan mide hacmi 100-150 ml kadar (1 çay bardağı) olup, kabaca şekli tüp biçimindedir. Midede darlık oluşmaması veya fazla mide duvarının bırakılmaması için mide nazogastrik tüp yardımıyla kalibre edilir.

 

Tüp Mide Ameliyatı İle Kilo Kaybı​

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) ya da mide küçültme ameliyatı sonrasında 2 temel faktör kilo kaybını sağlamaktadır.

1.Faktör - Hacim Küçülmesi:  Midenin %75-80’ lik kısmının çıkartılmasıyla geriye kalan hacmin küçülmesi, kısıtlanması; gıda alımını azaltmaktadır. Ayrıca azalan mide hacmi sayesinde az gıdayla doygunluk hissi artar.

2. Faktör – Hormonal Etki: Açlık hissini uyaran Ghrelin hormonunun salgılandığı alan olan fundus kısmından mide dokusunun çıkarılmasıyla iştah azalması sağlanır. Ghrelin; iştahı arttırdığı, gıda alımını arttırdığı ve yağ depolanmasını teşvik etmesi sebebiyle “Açlık Hormonu” olarak isimlendirilmiştir. Ghrelin obez kişilerde daha yüksek seviyelerde bulunur. Obezite cerrahisi geçiren kişilerin ghrelin seviyesi, normal diyet ve egzersiz gibi yollarla kilo vermeye çalışan kişilere oranla çok daha düşüktür. 

2.Gastrik Bypass (Mide Bypass) Ameliyatı​

Gastrik Bypass (Mide Bypass) ameliyatları, obezitenin cerrahi tedavisinde en çok uygulanan ameliyatların başında gelmektedir. Hem kısıtlayıcı hem emilim azaltıcı girişimler olarak sayılan yöntemlerdir.

Gastrik Bypass ameliyatının en çokuygulanan çeşitleri Mini Gastrik Bypass ve ve Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) dir. 

 

Gastrik Bypass Ameliyatlarında Uygulanan Cerrahi İşlem Nedir?

Gastrik Bypass ameliyatı; mide hacmini küçülterek hastanın alabileceği gıda miktarının azaltılması ve ince bağırsaktan gıdanın kat ettiği yolun yani emilim yolunun kısaltılması üzerine kurulan bir sistemdir. Yani hem kısıtlayıcı hem de emilim engelleyici bir ameliyattır. 

Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB)

Bu yöntem ile mide hacmi yaklaşık 15-30 cc.’ ye kadar küçültülerek gıda alımı azaltılmaktadır. Midenin büyük bölümü, duedonum (12 parmak bağırsağı) ve ince bağırsağın (jejenum) başlangıç kısmı devre dışı (bypass) bırakıldığından, yenilen gıdaların (özellikle yüksek kalorili şekerli besinlerin) emilimleri engellenmektedir. 

Normal bir sindirim yolunda, ağızdan alınan gıdalar yemek borusunu takiben mideye ulaştığında,  (peristaltik) hareketlerle mide çıkışına doğru itilir ve kremsi kıvama dönüşen gıdalar buradan 12 parmak bağırsağına geçer. 12 parmak barsağından itibaren bağırsak hareketiyle kalın bağırsağa doğru sevkedilir.

Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) ameliyatı tekniğinde; mide girişinde 15-30 cc hacmi olan yeni bir mide kesesi oluşturulur.  Bu yeni poş, eski midenin %5-10 kısmı kadar olan küçük bir midedir. Yeni oluşturulan bu mide poşuna gelen gıdaların bağırsaklara geçişini sağlamak için  ince bağırsak belirli bir cm den kesilir. Aşağıya doğru devam eden ucu yukarıya çekilerek yeni mide poşuna bağlanır. Eski mide pasif olarak kalır ve gıdayla hiç karşılaşmaz. Yeni mide poşuna gelen gıdalar ise doğrudan bağlantı yapılan ince bağırsağa geçer. Diğer taraftan bu bağlantıdan itibaren yaklaşık 100-150 cm mesafedeki ince barsak segmentine diğer kesik uç bağlantısı yapılarak işlem tamamlanır.

Gıda alımını takiben, besinler yemek borusundan küçük mideye gelirler ve daha sonra direkt olarak ince barsağa geçerler (büyük mide, duedonum ve jejenumun ilk kısımına uğramazlar).

Böylelikle gıdaların tamamı sindirim sisteminin emilimden sorumlu olan bu bölgelerine uğramadığından emilemeden direkt olarak ince barsağa geçiş yapmış olur.

Diğer taraftan devre dışı bırakılan bölgelerden gelen seksresyonlar (mide sıvısı, karaciğer safrası, pankreas sıvısı ve duedonum enzimleri) ince barsak ile bağlantı yapılan yerden besinlere karışarak ortak yola geçiş yapmış olurlar.

Mini Gastrik Bypass​

Mini Gastrik Bypass ameliyatının kilo verme mekanizması RYGB ameliyatı gibidir ancak teknik olarak farklıdır. Mide girişinde küçük bir mide tüpü oluşturularak başlanır ve bu kısım midenin kalanından tamamen ayrılır. Ancak ayrılan mide kısmı kesilip dışarı çıkartılmaz. Midenin kalan büyük kısmı atıl olarak yerindedir ve gerekli salgılarını üretmeye devam eder. Yeni oluşturulan bu küçük tüp mideye gelen gıdaların bağırsaklara geçişini sağlamak için  incebarsağın başlangıcından belli bir mesafe atlanarak incebarsağın ortasına yakın bir yerden mideye bağlantı yapılır. Mide ve bağırsak özel aletler yardımıyla birbirine yapıştırır ve arada gıda geçişine yarayacak bir boşluk oluşturulur. 

Mini Gastrik Bypass ameliyatı ile oluşturulan yeni küçük mide sayesinde yemek yeme miktarı azaltılır. Yeni mide ile ince bağırsak arasında yapılan bağlantı sayesinde de alınan gıdalar, büyük mide ve duedonuma uğramadan ileri seviyeden ince bağırsağa geçiş yaparlar, böylece alınan gıdaların emilimleri engellenir.

Mini Gastrik Bypass ameliyatının RNYG yöntemine göre en büyük avantajı, cerrahi süreyi kısaltması, daha başarılı kilo kayıpları ile birlikte yandaş hastalık seyrinde çok daha iyi düzelmelerin izlenmesi ve  teknik olarak daha kolay uygulanabilir olmasıdır.

 

3.Revizyonel Cerrahi

Obezitenin tedavisinde uygulanan cerrahi yöntemi, uzun vadeli kilo kaybı ve korunması için bir “araç” olarak görürsek, cerrahi geçiren hastanın bu aracı kullanıp kullanmaması  ya da hastanın aracının çalışıp çalışmaması 2. bir girişim olarak revizyonel cerrahiyi gerekli kılabilir.

Ancak revizyonel cerrahi girişimleri, birincil obezite ameliyatlarından daha zor ve kapsamlı bir süreç olması sebebiyle bu konuda tecrübeli ve deneyimli bir ekip tarafından yapılması çok önemlidir.

Bugün dünyada revziyon ameliyatları obezite ameliyatlarının %13’ ünü oluşturmaktadır.

Revizyonel cerrahiyi gerektiren durumlar 2 başlık altında toplanabilir.

1- Yeterli kilo kaybı sağlanamayan veya tekrar kilo alımı ile izlenen olgular

Bu hastalar aşağıda belirtilen kriterler açısından değerlendirilmelidir.

  • Hastanın ilk ameliyatı sonrası kalıcı ve iyi bir sonuç alınması adına gerekli yaşam biçimi ve diyet değişikliklerini yerine getirmemesi
  • Fazla kilonun %50’sinin altında bir kilo kaybı olması
  • Kaybedilen kiloların %15’ inden fazlasının geri alınması

2-Birincil cerrahi sonrası gelişen komplikasyonlar nedeniyle izlenen olgular

  • Gastrik Band (Kelepçe) a bağlı sorunlar, kaymalar, pozisyon değişmesi, mide içine doğru ilerlemesi, enfeksiyonlar
  • Ciddi reflü sorunları
  • Mide-bağırsak ayağında görülen genişlikler ya da darlıklar
  • Ülserasyonlar vb.

Revizyonel cerrahi girişimleri genellikle öncesinde başarısızlığa uğramış kısıtlayıcı (restriktif) bir cerrahi işlemi, emilimi bozucu (malapsorbtif)  veya  kombine (kısıtlayıcı+ emilimi bozan) bir yönteme çevirmeyi hedefler.

Revizyon ameliyatı düşünülen bir hastaya doğru revizyon yaklaşımının seçilmesi aşamasında ön değerlendirme olarak;

  • Cerrahi prosedürü belirleyecek deneyimli bir cerrah görüşü,
  • Hastanın ilk cerrahisi sonrası beslenmeye ait süreçleri nasıl yönettiğini değerlendirecek bir diyetisyen değerlendirmesi,
  • Hastanın 2.bir ameliyata nasıl yanıt vereceğinin psikiyatr/psikolog tarafından değerlendirilmesi,
  • Mide ve bağırsak mevcut durumunun belirlenmesi için gastroenterolog ve radyolog değerlendirmesi,
  • İnsülin başta olmak üzere diğer hormon etkilerinin endokrinolog tarafından değerlendirilmesi çok önemlidir.

Adres

Atatürk Bulvarı No:185/10
Kavaklıdere Çankaya Ankara

Telefon

0312 430 00 40

Eposta

info@tocv.org.tr
Yeniliklerden Haberdar Olmak İçin Mail Listemize Üye Olun.

SOSYAL MEDYADA PAYLAŞIN

Joomla! Debug Console

Session

Profile Information

Memory Usage

Database Queries